Polisin silah kullanma yetkisi görüldüğü  7 ayrı kanunda düzenlenmiş, en geniş düzenlemeyi ise Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun 16. Maddesini değiştiren 5681 Sayılı Kanunun 4. Maddesi yapmıştır.
          Bu kanun hükümlerine göre polis direnişle karşılaşması halinde, yalnızca bu direnişi kırmak maksadıyla ve ölçülü olacak şekilde zor kullanabilecektir. Bu ölçülülük nasıl olacaktır?
Bu ölçülülük kademeli bir şekilde artarak 3 şekilde olabilecektir:
 - Bedeni kuvvet ( kendi bedeni gücü),
- Maddi güç (bedeni güç dışında kalan, kelepçe, cop, basınçlı su, göz yaşartıcı gazlar veya tozlar, fizikî engeller, polis köpekleri ve atları ile sair hizmet araçları),
- Kanuni şartlar gerçekleştiğinde de silah kullanma.
 En hassas noktayı ise şimdi söyleyeceğimiz kısım oluşturmaktadır. Polis bu saydıklarımızı yapmadan önce I H T A R yapacaktır. Diyecektir ki; “ Direnmeye devam etmeniz halinde zor kullanacağım!” 
Ancak direnmenin mahiyetine göre bu I H T A R ı da yapmayabilir. Elbette burada polisin o andaki olayın mahiyetini düşünerek kanaatleri devreye girecektir. Olayın cereyan ediş şekli, aciliyet durumu gibi konuları polis kendi kanaatine göre değerlendirip, takdir edip İHTAR yapacak veya yapmayacak; zorun derecesine göre kullanacağı aracı kendisi belirleyecektir.
          Bunun istisnasını ise toplu kuvvet olarak müdahale durumları oluşturmaktadır ki; bu durumlarda yetkili amir zorun derecesini ve kullanılacak aracı tespit edecektir. 
          Bu taktir yetkisi elbette sınırsız değil, olayın mahiyeti ile sınırlıdır ve dava konusu olduğu zaman hakim tarafından da polisin yapmış olduğu taktir yetkisi makul ve yerinde görülmelidir. Aksi taktirde polis ölçüsüz güç kullanmaktan sorumlu olacak ve Ceza Kanununun ilgili maddelerince yargılanacaktır.
 Görüldüğü gibi polis kademeli olarak 3 şekilde güç kullanabilecek (bedeni, maddi, silah) silah kullanmadan önce İHTAR yapacak ya da direnmenin mahiyetine göre İHTAR yapmayacak ve kullanacağı aracı da yine olaya göre kendisi belirleyecektir. Toplu kuvvet olaylarında zorun derecesi, ihtar yapıp yapmama, müdahale aracının seçimi amire geçmektedir. Olay dava konusu yapıldığında ise hâkim yeniden olayı değerlendirecek ve yetki aşımı var ise Ceza Kanununun diğer hükümleri çerçevesinde polis yargılanacaktır. 
            Ayrıca 5681 Sayılı Kanun, 5287 Sayılı TCK’nin meşru müdafaaya ilişkin kısımlarına da atıfta bulunarak meşru müdafaa kapsamında tüm Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan bireylerin sahip olduğu meşru müdafaanın uygulanışını polis için göstermiştir:
a-Meşru savunma hakkının kullanımı kapsamında
b-Bedeni ve maddi güç ile önleyemediği direniş karşısında ve bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak orantılıkta,
c-Hakkında tutuklama, göz altına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amaçıyla ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.
Yine burada da görüldüğü gibi orantılık ilkesi çerçevesinde silah kullanabilecektir.