Allah'ın kulları olan, bir yandan da Allah'ın, yeryüzündeki halifelik görevini yürüten biz insanlar, Ahiret endişesini içimizden attıktan sonra içimizde açılan boşluğu kapamak için dünyayı sevdik, çok kazanmaya çalıştık, üzüldük, ezildik, büzüldük sonunda boşluğu kapatacak bir malzemeye rastladık ; dünya telaşı...

Evet... Açıkça görebiliyoruz ki biz ve bizim çevremizdeki insanların çoğu Ahiret endişesini atıp dünya telaşını yüklenmişiz. Böyle daha rahat olduğumuzu zannediyoruz. Ama böyle olmaz ki! Gönül bu, kalp bu, mükemmel şekilde yaratılan bir vücut bu. Her şey ile doldurulmaz, foseptik çukuru değil ki.

Foseptik gönlümüzdeki dünya telaşı içinde kıvranırken bir miladi yıl daha geride kalıyor. Tabi bir başka miladi yılda geliyor. Gelen yeni yılın heyacanı dünya telaşına ekleniyor ve ortaya karmakarışık bir tablo çıkıyor. İş yerlerinde yıl sonu hesapları, resmi dairelerde yılı kapatma sıkıntısı, köşe başlarında talih yetimlerine bilet satmaya çalışanlar, televizyon kanallarında yeni yıl reklamları, radyolarda “Hoş geldin Yeni Yıl” anonsları, yılbaşı gecesi için içki stoku yapan eğlence merkezlerinin çalışanları ve dahası... Bu kadar karışık tabloda bu kadar renk varken mecburiyetleri bulunanlar dışında toplumun en önemli kesimi yani Allah'ı en iyi tanıyıp Allah'a itaat edenlerin renkleri yok. İşte bu dikkate değerdir.

Bütün bu yapılanlarla amaçlanan nedir ? Dünyaya kabul ettirilmiş olan bir hıristiyan inanışına göre Hz. İsa 1 Ocak'ta doğmuştur. Hz. İsa'nın doğumunu kutlamak amacıyla yapılan bayrama hıristiyanlarca noel denmiştir. Hıristiyanlığın mezhepleri olan Ortodosklar Neoli 6 Ocak, Katolik ve Protestanlar ise 25 Aralık tarihlerinde kutlarlar. İyi de 1 Ocakta kutlayanlar ne oluyor ? Yeni bir mezhep mi acaba?

Hıristiyanların dini lideri Papa II. Jean Paul ülkemizde yapılan Noel kutlamalarını görünce duyduğu hayreti “Helal olsun şu Türklere! Hıristiyanların bayramını (noeli) biz Hıristiyanlardan iyi kutluyorlar.” diyerek ifade etmiştir. Onları bu şekilde hayrete düşüren Türkiye'deki kutlamalar, sıfatı müslüman olan kişi veya gruplar tarafından yapılmaktadır. Bu yapılanlara İslam dinince cevaz verilmemiştir. Mücadele Suresi 22. ayetin mealinde geçen “Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile.” ifadesi, Peygamber Efendimizin “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa o da onlardandır.” hadis-i şerifi, Hz. Ömer'in “Allah'ın düşmanlarının bayramlarını kutlamaktan sakının.” sözü ve daha bir çok islam aliminin görüşlerinden anlıyoruz ki gayri müslimlerin hal, hareket, tavır ve davranışlarının müslümanlarca taklit edilemesi yasaktır. Bir yıl gelirken geçen bir yılın sayılı nefeslerimizin bir bölümünü götürdüğünü anlamayarak ağlayacak yerde gülüyoruz. Bazı müslümanlar, geçen bir senenin muhasebesini yapmak yerine eve bir hindi, biraz içki alıp Allah'ın düşmanlarını taklit etmeye hazırlanıyorlar.

Rabbimizin bizlere hediye ettiği Kurban Bayramını “ Hayvan katliamı yapılıyor” , “Hayvan keserek bayram mı yapılır ? ” diyenlere “Yılbaşında kestiğiniz hindiler tarlada mı yetişiyor” diye soracağımız yerde hindi alıp hayvan katliamına (!) destek veriyoruz. :)

Göğsümüzdeki iman ağaçları abdest suyunun yokluğu ile kavrulurken hindi severlerin yılbaşı

kutlamak için aldığı çam ağaçlarından alıp bu ağaçları süsleyerek evin en güzel köşesine yerleştiriyoruz.

Yılbaşında yapılan şans oyunları üstü kapalı bir şekilde “Biz rızkı kağıt parçalarında arıyoruz” demek oluyor. Rızkın Allah'tan geldiğine inanan müslümanların “Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır. “ ilahi buyruğunu çiğnemelerinin açıklaması olamaz.

 

Bugüne kadar bir Kurban bayramında, biz bir kurban keselim de Müslümanlar hoşnut olsun diyen bir hindi sever (!) görmedim. Bir Ramazan ayında bu vakitler Müslümanların ibadet ayıdır, televizyondaki müstehcen yayınlara ara verelim diyen bir televizyon yöneticisi görmedim. Peygamberler arasında ayrım olmaz. Lakin Hz. İsa'nın doğum gününü içki içerek hindiler keserek, şans oyunları yaparak kutlayanlar var. Bu kutlamlar için bir gün resmi tatil belirleniyor da alemlere rahmet Hz. Muhammed'in doğum günü akıllara gelmiyor. Peki hıristiyanların bayramlarını fedakarlık yapar şekilde kutlayan müslümanlara ne oluyor? Miladi yılbaşına verilen ehemmiyet Hz. Muhammed'in inkılabının dönüm noktalarından biri olan hicretin yıl dönümü olan Hicri yılbaşına verilmiyor. İnanıyorum ki Hz. İsa doğum gününün bu şekilde kutlandığını görseydi bu kutlamaları kınardı, yasaklardı.İşte bu şekilde hatalara düşmemek için miladi yılbaşı gecesini bir müslümana yakışır şekilde ihya etmek mümkündür. Bir müslümanın her zaman yapmakla mükellef olduğu ibadetlerini sadece muhalefet olsun diye daha samimi şekilde yapması müslüman kimliğinin somutlaşmasıdır.  Bana göre muhalefet amacıyla çam ağaçlarına bir geceliğine küsmek de faydalı olur. :) Burda çam ağacı zihniyetleri kastediyorum. Şans oyunları yerine Hz. Muhammed'in sünnet-i seniyyesi olan hediyeleşme mükemmel şekilde yapılabilir. Bu yapılırken niyet yılbaşı hediyeleşmsi değil, sünnet-I seniyyeye uymak olmalıdır. Bilinçsizce sabahlara kadar içip sızanlar için Allah'tan hidayet istemeyi de ihmal etmemek gerekir.

Hindi severlere (!) diyorum ki “ Biz yılbaşında hediye getiren noelin hayranları değil, Miraç'tan bize hediyeler getiren Hz. Muhammed'in ümmetiyiz.

Allah'ım!

Hz.Muhammed'i unutarak başka kavimlerin bayramlarını kutlayan müslümanlara hidayet ver. Senin yolunda olmayanları kendi yollarına göster. Bizleri başka kavimlere benzemeye çalışmamıza izin verme.  Bizleri Habibinin yolunda gidenlerden kıl . Amin

Allah'a emanet olun.

Muharrem Sayhar