Geçen haftadan devam.

“Ey mü’minler deyin ki bizim boyamız Allah’ın boyasıdır. Boyası Allah’ın boyasından daha güzel olan kim vardır?”2/138 Müslüman giyim kuşamından tutun yemesine içmesine ev dekorasyonuna kamusal alanına kadar her yönüyle kısaca hayatını yaşantısını Allah’ın istediği renge boyamalıdır her yıl değişen moda trendleri yeme içme alışkanlıkları gelişen ve değişen çağlara inat asla rengini ve tarafını değiştirmemelidir. Tabi buradaki renkten kasıt anladığımız manada bir renklilik değil tamamen mecaz anlamda kullanılmıştır.

Yani müslüman bukalemun gibi atladığı dalın rengine boyanmaz ve kimin tarafı daha güçlü ise o tarafa yönelmez. Şöyle bir Müslümanlara göz gezdirin nifak bariz bir şekilde görünüyor kısaca atasözleri bile nasıl yaşadığımızın göstergesi olabilir.

“üzümünü ye bağını sorma ”helal mi haram mı boş ver sen üzümünü ye karnını doyurmana bak gerisini araştırma. Köprüden geçene kadar ayıya dayı de” muhatabına kalben düşman olsan bile işini görene kadar dostunmuş gibi davran. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” velev ki yılan kadar kötü biri olsun başkalarına zararı dokunsun bana bulaşmadıktan sonra beni ilgilendirmez. Bu sözler gerçek Müslümanın lügatinde yer almaz. Çünkü müslüman amiyane tabirle beleşçi menfaatperest vurdumduymaz homini gırtlak değildir şahsiyet adamıdır kuranda birkaç yerde “lirricali” diye başlayan ayetler vardır yani o adamlar ki veya o erler ki diye hakiki özü sözü içi dışı bir müslüman gibi müslüman olan kadın ve erkek olarak ayırmadan taltif ediyor.

Yani müslüman İslam’ın tarafında olmalı hakkın hukukun yanında olmalı menfaati için saf değiştirmemelidir zaten mühim olan hidayete erdikten sonra kalbi muhafaza edebilmek ve ihlastan ayrılmamak yoksa İslam’ın güzelliklerine hayran olarak bir hevesle ibadetlere başlayıp devamını getirememekte var. Malûm şeytan mesaisini Müslümanları kandırmak için harcıyor hele günümüzde Müslümanın safını rengini koruyabilmesi için şu duayı diline virt edinmesi gerekir “ey kalpleri eviren çeviren rabbim kalbimi din-i Mübin-i İslam üzere sabit kıl”(hadisi şerif)

Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam ’ın ölçü mesabesinde birçok hadisi şerifleri var; eğer bunları kendimize düstur edinirsek ihtimal hem o’nun tarafına geçmiş hem de rabbimizin rızasına ermiş olacağız.

“Deki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin” ayeti kerimesi uyarınca yolumuz İslam rehberimiz kuran ve sünnet olmalıdır ki bu yoldan başka kurtuluş yolu yoktur.

Selam ve dua ile.