Hafta sonu, sosyal sorumluluk adına Akıncılar Güvenlik ve Danışmanlık Firmasının Balıklıgöl platosunda ŞURKAV’ın görevlendirdiği güvenlik personeline “Diksiyon ve Halkla İlişkiler” semineri verdiydim. Seminerde güzel konuşma kurallarından nefes alma tekniklerine, kelimeyi doğru kullanmadan cümle vurgusuna kadar pek çok tekniğin uygulamasını yaptık. Seminerde ilk defa “Urfalılık Vurgusu” adı altında bir konuya da temas ettim.

Balıklıgöl platosundaki gerek belediyemizce zabıta, gerek polis ve gerekse Şurkav’ın görevlendirdiği bu güvenlik personelinin eğitimi çok önemlidir. Şurkav, Şanlıurfa Valiliğimizin kültür ve sanat vakfıdır. Daha çok Balıklıgöl platosuna hitap ediyor. Bu nedenle Balıklıgöl’ün tanıtımı ve turistlerin Urfa’yı doğru tanımaları için, Urfa’dan memnun ayrılmaları için bu küçük ama manidar eğitim, diğer kurumlarımız olan Başta Şanlıurfa belediyesi olmak üzere Emniyet müdürlüğümüzü de etkileyecektir. Gerçi çiçeği burnunda emniyet müdürümüz sayın Likoğlunun İstanbul’da İstanbul büyükşehir belediyesi Kültür A.Ş’nin  “İstanbulluluk” eğitimi üzerine bilgisi ve tecrübesi vardır.

Güvenlik personeline verdiğimiz seminerden sonra firma müdürü Özgür Bey, bize bir sabah çorbası ikram ettiydi. Çorbamızı içerken lokanta personelinin gerek birbirleriyle ve gerekse müşterilerle olan konuşmalarını esefle dinledim. Biz hangi eğitimden geliyoruz ne ile karşılaşıyoruz. Bu nasıl Urfalılık, bu nasıl İbrahimî mekan, anlamış değilim. Lokanta çalışanlarının birbirleriyle olan hitapları dillere destan denilecek türden. Bunun önüne geçilmesi lazım. Balıklıgöl platosunda kibarlıktan yoksun sadece lokantacılar mı? Otübüsçüler, otel çalışanları  ve daha nice sektörün kibarlık testinden geçmesi lazım.

Daha önce de yazdığım “Makam-ı İbrahim’de Sulukule Şarkıları” yazımı hatırladım. O yazımda, konukevlerinin yanlış mekānda yanlış makamla müzik sunduğunu belirtmiştim. Ama konukevlerinin personeli en azından eğitimlidir. Giyimleri şık ve albenileri mevcut. Bizim belediyemizden ricamız bu lokantalara ve diğer esnafa bir an önce el atmasıdır. Yoksa ne turist kalır ne de Urfalılık kültürü.

Urfa’yı ve tarihi güzelliklerini tanıtmamız hepimizin esas görevi olmalıdır. Hiç unutmam Otel El-Ruha’da bir grup misafir lobide sohbet ediyordu. Adam, hanımına “Hanım biliyor musun, Sıra Gecesinden maksad sıra sana geldiğinde senin de bir türkü söylemen gerekir. Kadıncağız ruh halini şimdi görür gibiyim. Eşine o zaman ben sıra gecesine gitmeyeceğim” dedi.   Misafirlerin bu halini görünce oradaki misafirlerimi bırakıp onlarına yanına gittim ve kendimi tanıttım. Sıra Gecesi, Urfa’nın bir misafirperverlik hasleti olduğunu söyledim. Kadim bir tarih ve kadim dinlerin merkezi olan Şanlıurfa’da peygamberler atası Hazret-i İbrahim’den bize miras kalan misafirperverlik unsurunun alt yapısından Sıra Gecesi kültürü ortaya çıkmıştır. Sıra gecesi sizin amiyane bir tabirle anlattığınız sıradan bir gece değil bilakis “Sıra Dışı” bir gecedir. Bu sıra dışı gecede neler yapılır. Beraber sıra gezen arkadaşlardan mihmandarlık sırası kime gelirse gecenin organizasyonunu kendisi üstlenir. Yemeğinden tutun çayına, tatlısına, çiğköftesine, hatta o gecenin konusunu belirleme “yetisi”ne kadar bir çok şey kendisinden sorulur. 

Sonuç olarak Urfalılık duygusu, güvenlik görevlisinden öğretmene, öğrenciden esnafa Urfa’da yaşayan herkesin sorumluluk duyması gereken bir konudur. Bu konu; Hz. İbrahim’den Sıra Gecesine, Urfa türküsünden Urfa yemeklerine kadar bütün  Urfalılar olarak  Urfa  kültürü ile donatılmamız gerekir. Urfa  hepimizindir. Biraz duyarlılık lütfen.