İnsan bir yolcudur. Doğumla  başlayan yolculuğu, dünya ,berzah ve  ahirete doğru uzanıp gitmektedir. Kimi yolculuklar, asli yolculuğun azığı sayılırlar. Allah rızasının kazanılması amacıyla çıkılan yolculuklar  ya da heva ve nefsi yenmek için katedilen mesafalar , bu yolculuk cümlesindendir. Rızay-ı Bari eksenli yolculuk bir hac veya umre yolculuğu olabileceği gibi, sılay-i rahim veya çoluk çocuğun nafakasının temini için çıkılan bir yolculuk da olura , asıl yolculuğun kolay geçmesini sağlayan birer kuvvetli teminattırlar.

            Bu haftaki konmuz, Medine-i Münevvereye yapılacak yolculukların  değerlendirilmesi şeklinde olacaktır. Tabi Medine, Efendimiz (sav)e ’in müşriklerin  asla hiçbir vicdanın kabul ve tahammül edemeyeceği zulüm, baskı  ve ezalarına karşı ,  Yüce Mevla ‘nın onlar için hazırladığı huzur ve selamet yurdudur. Bütün inananların dünya üzerinde en çok bulunmayı ve oraya gitmek için yolculuğuna talip oldukları şehirdir.  Efendimiz (asv)’in Rafik’l-a’lâ’a kavuştuktan sonra kabri- şeriflerinin orada bulunması , Ravza-i Mutahhara’nın yeryüzünde en faziletli mekan olduğu  cumhurun görüşü olmuştur.

            Medine tarafına giden her yolcuya , her hacı veya umreciye milletimizin ilk isteği “ Ne olur benden selam götür”  ricasıdır.. Sadece hacı ve umreciyle selam gönderilmemiştir. Tarih içinde milletimiz, yola çıkan kervana, havada uçan kuşa , hatta memleketimizden oraya doğru akan Fırat ve Dicle nehirlerinin coşkulu akışları bile  Fuzuli’nin Su kasidesinde olduğu gibi,  bunula  açıklanmaktadır.  Fuzulı suyu O sevgiliye kavuşmayı dileğen iki sevdalının başlarını taştan taşa vurarak O’na kavuşmak istediğini , şu mısralarında dile  getirmektedir:

          Hak-ı payine yetem der ömürlerdir muttasıl

          Başını taştan taşa urup akar avare su

              Milletimizin gönlündeki Medine aşkını dile getirilen selam   sadece  oraya yönelen yocu, kuş ve  nehir ve suyla gönderilmemeştir.  Bad—ı sabayla selam göndern şairin  mısralarına baktığımızda da  bunu kolaylıkla görebilmekteyiz.

            Ey badı saba uğrarsa yolun semt-i Haremeyn’e
           Tazimimi arz eyle Resülüssekaleyn’e”

           Alemlere rahmet olarak gönderilen Habib-i Kibriya’ nın benim minberim ve ravzam arası cennet bahçesidir , buyruğundaki mekanda iki rek’at namaz kılma saadetiyle ne ölüşebilir. Beni vefatımdan sonra ziyaret eden beni hayttayken ziyaret etmiş gibidir müjdesi dururken , Medine haricindeki yerlerden , hangi  yere yapılacak yolculuk gönüldeki hasreti, gözdeki  yaşı dindirebilir.

             Umreye gideceğimi  bilen her kesin  benden tek istediği de  her zaman şu dilek olmuştur. “ Ne olur benden selam götür” talebi bu günlerde en çok karşılaştığım hitab tır. Bu selamları yerine ulaştırma şüphesiz , büyük bir sorumluluk gerektirmektedir. Çünkü mü’min bir kardeşimizin selamını Fahr-i Kâinat Efendisine ulaştırma , altından dağların  bile ezileceği  bir sorumluluk gerektirir. Cemaatımızın,  okuyucularmızın ve tüm ilçemizin selamlarını  Ravza-i Mutahhara’ya ulaştırmak  için 31.Mart Cumartesi  günü, bu kutlu yolculuğa Allah’ın izniyle çıkıyoruz. Siz bu saturları okuyacğınızda İnşaallah selamlarınız yetrini bulmuş olacak. Rabbim bu kutlu yolculuğu tüm inanan kardeşlerimize nasip ve müyesser eylesin.Âmin