Başbakanımız Türkiye cumhuriyetinde gelmiş geçmiş başbakanlar arasında ismi öne çıkan ender şahsiyetlerden biri. Özellikle son zamanlarda üzerinde durduğu dindar nesil yetiştirme konusu esas gayenin ne olması gerektiği hakkında yol gösterici misyonununolduğunu da gözler önüne seriyor. Ama çevresindeki bazı çalışanlar için aynı şeyleri söylemek güç. Öyle icraatlar yapıyorlar ki sanki bakanlıklarla başbakanlık ayrı çalışıyormuş gibi bir intiba uyandırıyor.

Başbakan dindar nesil yetiştirmenin önemini vurgularken kültür bakanının icraatları bu ne perhiz ne lahana turşusu dedirtecek cinsten. İlk siyasi geçmişi CHP de başlayıp soluğu AKP de alan kültür bakanı Ertuğrul Günay’ın son iki dönemlik bakanlığı sırasındaki hizmetleri (ama neye hizmet)saymaya kalksak bitiremeyiz. Hele son günlerdeki !ffestivaline Türkiye’nin ev sahibi olması için girişimde bulunması ve maddi destek vermesi dindar nesil isteği ile paralellik oluşturmuyor. Bu festivalin içeriğini bilmeyen adındaki (!f) ünlem işaretine bakarak bile ne olduğu hususunda fikir edinebilir. İçinde gösterilen filmlerin sanatsallıktan ziyade ahlaki bozukluğu hedefleyen yapıtları akla zarar;sırf ahlak mefhumunu ayaklar altına almak ve her türlü rezilliği meşrulaştırmaya çalışarak tamamen cinsel içerikli senaryolarla bu filmler sanki ahlak ve dinin yasakları ile dalga geçmek için sinemaya uyarlanmış. Gençliğin önüne bu pisliklerkonularak mı (ki bu filmlerin içinde pislik adlı bir filmde var) dindar nesil yetiştirilecek?. Üstelik önümüzdeki yılda burada yapılabilirmiş. Özellikle gençlerin ahlakını bozmak için sanki azami gayret gösterilmiş bu filmleri seyrettirerek batı hem aileyi çökertti hem de gençliği saptırdı. Şimdi batı içinden çıkılmaz bir kaosun içine girdi son çırpınışlarını yaşarken yavaş yavaş İslam’ı tanımaya başladı ve kurtuluşu İslam’da bularak kurtuldu tabi yine de büyük bir kesim bataklık içinde. Şimdi sırada müslüman gençleri bu bataklığa çekme planı var. ellerinden geleni yapıyor buradaki yoldaşlarda onlara çanak tutuyor.

       İkinci mevzu da 8 Mart kadınlar gününe yetiştirilerek batı yasalarından alıntılanarak kadına hediye edilen aile yasası. Aslında bu yasanın içeriğine bakarak kadını kurtarıp aileyi yıkma yasası da diyebiliriz. Eğer işe yarasaydı batıda aileler yok olmazdı. Otuz yedi feminist derneğin baskıları ile yasalaştılan maddeler tamir değil tahrip niteliğinde. Eskiden boşanma davalarında anlaşmazlık yüzünden başvurulduğunda hâkim sorun anlaşmazlık ise evlilik bir buçuk yılını doldurmamışsa boşamazken ve yine bazı davalarda taraflar belki pişman olup vaz geçer diye üç yıl sürüncemede bırakırken buna benzer boşanmanın önündeki engeller kaldırıldı. Hatta evli bir hanıma eşi bağırsa hanımı sinirlenip şikâyet etse adam hapse atılabilecek hatta psikolojik baskı görüyorumşikâyeti bile hapis nedeni üstelik bu durum nişanlıları bile kapsıyor.Hâsılı kelam şiddet gören kadın intikamını devlet eliyle alacak. Boşanmanın kolaylaşması ile aileler parçalanacak çocuklar ortada kalacak. Bunun yerine aile kurumunun kutsallığını artıracak tarafları yuvaya bağlayacak çözümler üretilebilirdi. Peygamberimizin insanları bundan vazgeçirmeye yönelik birçok hadisi şerifi var bilinçli Müslümanlar ayet ve hadislerle kendine rota çizebilir de diğerleri çözümü ayrılmakta bulacak. Hadisi şerifte”boşanmak helallerin en buğuzlusu(nefret edileni)dir.” ” ikikişi boşandığında arşı ala titrer.” Buyuruluyor. Eğer Allah’ın kanunları ile hüküm verilseydi o zaman hiçbir problem çözümsüz kalmaz insanlar mağdur ve perişan olmazdı.Fiemanillah.