Televizyon neden icat edilmiş bilmiyorum fakat tek bildiğim bir şey var o da kültür ve din dejenerasyonuna hizmet ettiği. Bu hizmet anlayışının odak noktası ise kadın. Reklamda, dizide,filmde oturumda her etkinlikte kadın başrolde. Tabihitap ettiği kesim de esas itibari ile yine kadın hâsılı kelam yozlaştırmada yoldan çıkarmada kötülükte kısaca fuhşiyatta da ana tema kadın. Amaç değerli ve kutsal şeyleri basitleştirip gözden düşürerek değer yargılarını yok etmek.

      Eğer kadın değerli olmaktan çıkarılırsa,ulaşılabilir olursa, mahremiyet duygusu ortadan kaldırılırsa, kadın asıl kimliğinden uzaklaşırsa fuhşiyata giden yolun önü açılır.

      Peki, yüzyıllar boyu ata erkil toplumda yetişmiş,“ elinin hamuruyla erkek işine karışma“tepkileri ile geri plana itilmiş, haremlik selamlık kültürü ile büyümüş, kapalı tesettürüne bağlı kafes ardındaki! Kadını kadınlığından soyutlamanın yolu ne olabilirdi; yüzyıllar boyu cihat meydanlarında din iman vatan ve namus uğruna çarpışan yenilmez civan mert Müslümanlara sürekli mağlup olan çapsız insanlıktan uzak din düşmanları insanların zafiyetlerinden vurmanın nefsi arzularına kul köle etmenin yolunu kadını bir kukla gibi kullanmada buldular.

      Bu emele bir isim koymak gerekirdi bu ismin kışkırtıcı yönüde olmalıydı önce feminizm dediler ama bunu Anadolu kadını anlamayınca kadın erkek eşitliği dediler ozaman oldu buna devlet ve diyanet depirim verince aliyyül ala oldu. En başta masum bir istek olarak ortaya çıkan kadını ezilmekten kurtarmak erkeğin tekelinden çıkarıp özgürlüğüne kavuşturma güdüsü son yıllarda farklı mecralara kaydı; daha doğrusu kötü niyetli tuzak kurucuları emellerine ulaştırdı.

      “Utanırdı burnunu göstermekten sütninem.Kızımın gösterdiği kefen bezi namahrem” Demişti NFK bu günleri görseydi nasıl bir şiir yazardı acaba. Dizilerde sundukları aile yaşantısına bakın. Mesela aşkı memnu. Önceleri haremlik selamlığı kaldırdılar enişte kayın haram değil görüşülebilir dediler şimdi ise bu tür dizilerle insanları bu iğrençliklere özendirmeye çalışıyorlar kayın yenge ile enişte baldızla nasılbir sapık ilişki ararsanız her şey mevcut. Anne fedakârlığını gösteren bir başka dizide ise anne, oğlunun yaşayabilmesi için kendini patronuna peşkeş çekiyor yani ”evladın için namusunu satabilirsin namus yaşamdan daha değerli değildir” mesajı veriliyor.Muhteşem rezalet te ise cihan padişahını haşa şehvet manyağı gibi gösterip Osmanlının torunlarını da aynı rezilliğe davet ediyorlarFatmagül’ün suçu ne dizisinin değerlendirmesini size bırakıyorum.

       Namusun şerefin içini boşaltıp boşaltıp dizi halinde sunuyorlar. Reyting ölçüm şirketleri seçilen evlere bedava televizyon dağıtıp ölçüm aleti veriyor; istedikleri programları dizi ve programları izlemeseler bile açık bırakmaları halinde para ödüyorlar. Sonrada reytingleri yani izlenme oranlarını yüksek gösteriyorlar eleştirenlere ise” ama halk bu ahlaksız şeyleri seviyor”diyorlar. RTÜK ise eli kolu bağlı, şikâyetleri değerlendirmelerine izin verilmiyor.

       Ayrıca önümüz yılbaşı tüm Müslümanları bir Hristiyan âdeti olan Noel’i kutlamamaya davet ediyorum. Bizim kestiğimiz Kurbanları tümdünyaya vahşet olarak lanse ederken; hindi kıyımını görmezden geliyorlar.Onlar bize hiçbir zaman dost olmadılar biz neden onları bağrımıza basıyoruz ki? ”Kim bir kavme benzerse o kavimdendir. (Hadisi Şerif) Yılda bir defa olsun, televizyona hayır diyemez mi bir müslüman, bu kadar mı aciz ve iradesiz? Selam ve dua ile.