Gazetede köşe yazarlığı teklifini ilkaldığımda kabul etmekte zorlanmıştım; her hafta yeni bir konu nasıl bulacaktım.? Şimdi bakıyorum da gündemin yoğunluğundan asıl ele almak istediğim konuları bazen ertelemek zorunda kalıyorum. Aynen bu konuda olduğu gibi nerde ise iki aydır yazmak istiyordum ama günü birlik konular öne çıktığından bu meselede müzminleştiği için hayatımızın gündemini oluşturduğu ve hiç gündemden düşmediği için hep yedekte bekliyordu. Geçen hafta gazetenin manşetine çıkınca artık bu meseleye bir yazı döşemek farz oldu.

Evet, tahmin ettiğiniz gibi konumuz kaçak elektrik. Bu başlığı uygun görmemin nedenide kaçak elektrik kullanımının had safhada olmasından dolayı istatiklere göre Türkiye’de doğu ve güneydoğu bölgesi kaçak kullanımında birinci sırada. Minareyi çalan kılıfını hazırlar misali eleştirenlere verdikleri cevap şu: biz hocaya sormuşuz demiş ki“kullanın kaçak elektrik haram değil.” Bu fetvayı veren hoca muhakkak ki şeytandan feyz alıyor başka türlü hırsızlığa teşvik edemez. Bazı entel takılan kesimde şöyle savunuyor hırsızlığını: efendim devlet elektriği suyu bedava vermesi lazım vermediği için bizde bu şekildekullanıyoruz. Yani devlet hakkımızı vermediği için bizde söke söke alıyoruz mesela Türkmenistan gibi bazı ülkelerde elektrik su bedava falan filan. Madem öyle git o ülkelere, orada yaşa.

Aslında ne öyle ne böyle burada elektriğin, suyun kaçak kullanımı adet halini almış. Adam kendine ev yapıyor veya yeni bir ev satın alıyor yıllarca abonesini yapmadan oturuyor TEDAŞ’ ın bir gün kontrol etmek aklına geliyor“ abone yaptır yoksa ceza keserim” diyor ev sahibi de korkudan! Hemen abone yaptırıyor ve aynı gün tel alıp kaçak yaptırıyor ve her ay memuru takip etmesi için hanımını tembihliyor “yakalanmamak” için. Kadın takibe başlıyor eğer görürse diğer komşulara da haber salıyor  “ceyrancı geldi ha” komşular tarafından mesaj alınıyorve hemen teller çıkarılıyor. Komşuluk dayanışması bu olsa gerek.

Herkesin evinde üç soba, en az bir klima banyoda termosifon, elektrikli bidon artı şofben mutfakta elektrikli çift gözlü ocak,elektrikli tencere ve bilumum elektronik mutfak aletleri. Bunların üstüne birde evine elektrikli kalorifer döşeyen görgüsüzler çıktı ki bu kadarına da pes doğrusu.

Hemen hemen her gece havai fişek gibi trafolar patlıyor sonra TEDAŞ’ı arayıp veryansın ediyorlar niye trafo zayıf kaldırmıyor diye. Bu gidişle her mahalleye bir trafo değilde her ev başına bir trafo gerekecek. Kaçak elektriğin fazla kullanıldığı bölgelerde kilovat daha pahalı yani TEDAŞ hırsıza çaldırdığı parasını dürüst vatandaştan çıkarıyor peki hem kullandığının iki katını ödeyip hem de sürekli elektriği kesilen dürüst bir vatandaş bu insafsızlara hakkını helal eder mi?

Doğu ve güneydoğu eğitim açısından da çok geri kaldığı için ne haramın bilincinde ne de kanunlara saygısı gelişmiş bu yüzden her şey mübah görülüyor herkes kendi devletini kurmuş, hayatı kendi kurallarına göre yaşıyor ve dış dünyada olup bitenler pek enterese etmiyor. Eğer maddi manevi eğitim kalitesi yükseltilirse ve insanların içine Allah korkusu yerleştirilirse ancak o zaman bu vicdansızlığın önüne geçilebilir.

 Zengin fakir istisnasız birçok kişi kaçak elektrik kullanıyor. Kaçak elektrik:hırsızlık+kul hakkıdır artık birilerinin bu bilinci yerleştirmesi lazım kanımca en büyük görev müftülüğe düşüyor hutbelerde bu konu üzerindedurulursa belki Müslümanlığın birinci şartı olan dürüstlük öğretilirse birçok işler hal olur aksi takdirde herkes yaşadığı gibi inanmaya devam edecek. Selam ve dua ile.