![]()
ABDULRAKİP ARSLAN Viranşehir Müftüsü
abdulrakip@bizimgazete63.com
SOSYAL BİR YARA KUMAR VE BAHİS
19/10/2011 İslam, insana büyük bir değer vererek, helal kazançla geçimini temin etmesi için sarf ettiği emeği ibadet saymıştır. Toplum ve fert saadetinin temini için din, can, ırz, akıl ve mal muhafazasını emir ve yasaklarıyla gayet koruma altına almıştır.Bu nedenle, irtidat (dinden dönmek), cinayet, zina, hırsızlık içki ve kumar büyük günahlar kapsamına alınmıştır. Riddet din, Cinayet can , zina ırz ,içki ve uyuşturucu akıl, hırsızlık, bahis gbi her türlü toto,piyango ve kumar da mal emniyetini tehdit eden ciddi tehlikelerdir.Şans oyunları, toto, piyango , bahis ve kumarla elde edilen her türlü gelir de haramdır. Müslüman , Allah’a ve Ahiret gününe inanan mü’minler bunlardan uzak durmalı, uzak ve yakın çevrelerini de bu tür sosyal hastalıklara karşı uyarmalıdır. Dinimiz helel kazancı ve kendi el emeği ile geçinmeyi kutsamış ve bunu peygamber ve nebilerin yolu olduğunu Allah’a yakınlığın göstergesi olduğunu beyan etmiştir. “ Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir . Allah’ın peygamberi Davud (a.s) da kendi el emeğinden yerdi.” (Buhari, “Büyü”, 15) Resûlullah, Tebük dönüşünde Sa`d b. Muâz ile karşılaşıp tokalaşmış, ellerinin nasırlaşmış olduğunu görünce bunun sebebini sormuş, o da "Çoluk çocuğumun nafakasını temin için hurma bahçemde çalışıyorum" cevabını verince Hz. Peygamber, Sa`d b. Muâz'ın elini öpmüş ve "İşte bu eller Allah'ın sevdiği ellerdir" buyurmuştur. (Serahsî, Mebsut, c. 30, s. 245) Bu hadislerde övgüyle sözü edilen çalışmayı, sadece tarlada, bağ ve bahçede bedenen çalışma şeklinde değil, gerek beden gerekse zihin gücüne dayalı olarak sarfedilen her türlü emek ve çalışma şeklinde anlamak gerekir. Ebû Abdullah en-Nu’mân b. Beşîr -r.a.-den dedi ki: Rasûlullah (s.a)’ı şöyle buyururken dinledim: “Şüphesiz helâl de apaçık bellidir, haram da apaçık bellidir. Ama ikisinin arasında benzeşen (müteşâbih) bazı hususlar vardır ki, insanların bir çoğu bunları(n hükmünü) bilmezler. Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dini ve ırzı (şeref ve haysiyeti) lehine korunmuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur. Tıpkı yasak bölge çevresinde (koyunlarını) otlatan çobanın o yasak bölgede güttüklerini ot-layarak sınıra yaklaşması gibi. Şunu bilin ki, her bir hükümdarın bir yasak bölgesi vardır. Yine şunu bilin ki, Allah’ın yasak bölgesi de O’nun haram kıldığı şeylerdir. Şunu da bilin ki, insan vücudunda bir lokmacık et parçası vardır. O düzelirse, bedenin tümü düzelir, bozulursa bedenin tümü bozulur. Bilin ki o, kalbdir. (Buhari, “Büyü”, 2) Haramlardan kaçındığımız gibi şüpheli olanlardan da kaçınmalıyız. Bunu başardığımız takdirde salih amel sahibi birey olabiliriz. Haram ve şüpheli şeylerden kaçınmadığımız zaman dualarımızda kabül olmayacağını şu hadis gayet iyi açıklamaktadır. “Bir kimse (Allah yolunda) uzun sefere çıkar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette Ya Rabbi! Ya Rabbi! Diyerek ellerini gökyüzüne açar.Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, giğdiği haram, gıdası haramdır.Böyle birinin duası nasıl kabül edilir.”(Müslim, “zekât” 65) Dualarımızın kabülü, nesillerimizin Salih, çevremizin güvenilir , ahiet hesabımızın kolay olmasını istiyorsak her türü haram ve şüpheli şeylerden uzak , kumar ve bahsin bütün şekillerinden şiddetle sakınmalıyız. Bakınız Rabbimiz aziz kitabımız Kur’an azimü’ş-şe’nde ne buyuruyor ? |