‘’Ey iman edenler oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılındı. Umulu ki sakınırsınız’’ Bakara 183.

      Ramazan orucundan önce aşure gününde tutulan oruç ve bir de her ayda 3 gün tutulan oruç vardır. Bedir savaşından iki ay önce Ramazan orucunun Farz kılınmasıyla bu oruçlar nesh olundu (Kaldırıldı) Sizden öncekilere farz kılındığı gibi cümlesi için vahyinden naklonulan görüşte; hükmü tekit (Kuvvet) farzı işlemeye karşı terğip (Rağbet) ve nefsi hoş tutma vardır.

     Nitekim beyzabi de böyle zikretmiştir. Teşbih( Benzetme) orucun vucudunun (Farziyetinin) aslındadır. Keyfiyetinde (Şeklinde) değildir. Hıristiyanlar oruç yaz aylarına rastlayınca onlara çok meşakkat veriyordu. Bunun üzrine istişare yaparak alimlerine gidip birçok mal ve hediyeyi rüşvet olarak verip bunun hal çaresini istediler. Onlarda bu mal ve bahşiş mukabilinde orucu kış ve bahar arsına koyup üzerine on gün kefaret ederek kırk güne çıkardılar.

    Sonra onların krallarından biri hastalanınca ‘’eğer iyileşirsem oruçlarına bir hafta ilave ederim’’ Diye Allah için adadı. İyileşince orucu kırk yedi güne çıkardı. Onun ölümünden sonra yerine geçen melik 50 güne tamamladı. Umulur ki nefsi kahretmekle onun şehvetlerini kırmakla günahlarından sakınıp takva sahibi olursunuz. Denilmiştir ki ; Orucu değiştirmekten sakınırsınız, Hıristiyanların yaptığı gibi yapmazsınız.

     Bir görüşe göre de; Umulur ki, muttakiler zümresine(Gurubuna) dahil olursunuz.

     ‘’Ey oruç tut bizi, günahlardan sakındır. Öfkelenmekten ve kavgalardan uzak tut. Arındır bizi şehevi zevklerin kirinden ve ulaştır takvanın doruklarına ‘’  Selam ve dua ile