![]()
emin tektaş
zazemin63@hotmail.com
MÜCRİMLERİN DİKKATİNE!
17/05/2011
“Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini barındırmış olan sülâlesini ve yeryüzünde bulunan herkesi fedâ etmek ve böylece kendisini kurtarmak ister.” O gün mücrim, asi, günahkâr kişi, yani cehennemi hak eden kişi böylesi temennilerde bulunacak. Ama dikkat ederseniz burada bunu isteyen kişinin günahkâr olduğu anlatılıyor. Mücrim… Acaba biz miyiz ki? Acaba biz mi anlatılıyoruz? İçimizde günahkâr olmayan var mı? Bakın burada kâfir denmiyor da, günahkâr deniyor. Günahkârın cehennemden kurtulabilmek için nelerini feda edeceği, nelerini fidye olarak vereceği anlatılıyor. Kuran’ın başka yerlerinde kâfir ve zalimlerin de kendilerini cehennemden kurtarabilmek için fidye verecekleri ama onların bu fidyelerinin kabul edilmeyeceği anlatılır: “Doğrusu inkâr edip, inkârcı olarak ölenlerin hiç-birinden, yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. İşte elem verici azap onlaradır, onların hiç yardımcıları da yoktur.”(Âl-i İmrân 91)“Yeryüzünde onların hepsi ve bir misli daha zâlimlerin olsa, kıyamet günündeki kötü azap için fidye verseler kabul edilemez. Allah katından olanlara, hiç hesaplamadıkları şeyler beliriverir.”(Zümer 47 ) Yani insanlardan kâfir ve zalimler tüm mallarını ve mülklerini, ekonomik güçlerini fedaya hazır olacaklar, ya da sosyal çevrelerini, eşlerini dostlarını fidye olarak verecekler ve diyecekler ki: “Aman ya Rabbi! Dünya dolusu altınım da olsa feda olsun! Fidye olarak sana vereyim de bu cehennemden beni kurtar!” Kendilerine “hayır!” denilecek. Dünya ve bir misli daha kendilerinin olsa onu da verecekler ama bu fidyeleri kendilerinden kabul edilmeyecek. Zaten öbür tarafta mal-mülk kimin ki? Neye sahip olabilecek ki bu insanlar? O günün, o kıyamet gününün dehşetinden kurtulmak için mücrim, günahkâr kişi feda etmek isteyecek, fidye olarak vermek isteyecek. “Feda olsun, yeter ki kurtulayım” diyecek. Neyi? Neyi feda edecek? Neyini fidye olarak verecek? Oğlunu, kızını. Oğul bildiklerini, kız kabul ettiklerini feda edecek, fidye olarak verecek. Bağrına bastıklarını, yani bütün oğul ve kızlarını fidye olarak verecek. “Al ya Rabbi, bunlar feda olsun, fidye olsun da beni cehennemden kurtar” diyecek. Başka? Kavmini, ırkını, milletini, cemaatini, hizbini, grubunu feda etmek isteyecek. Yani içinde doğup büyüdüğü, içinde hayatını kazandığı, içinde yürümesini, konuşmasını öğrendiği ailesini, kavmini, kabilesini, toplumunu feda edecek. Hatta: Bütün insanlığı, bütün insanları fedaya hazır olacak. Yeryüzünde ne kadar insan varsa hepsi cehenneme gitsin, hepsi feda olsun, hepsi fidye olsun, yeter ki kendisi kurtulsun isteyecek. Herkes cehenneme gitsin kendisi cennete gitsin isteyecek. Gerçekten çok büyük bir gaddarlık ya! İşte hem dünya hem ahretteki mücrim mantığı budur. Adamın gaddarlığına bakın ki, adam tek kendini cehennemden kurtarıp cennete gidebilmek için fidye olarak oğlunu, kızını gönderdi cehenneme, yetmedi karısını gönderdi, yetmedi kardeşlerini gönderdi, sonra kavmini, kabilesini, cemaatini, grubunu, hizbini gönderdi, yetmedi, “yeryüzündeki bütün insanlar cehenneme gitsin, herkes feda olsun da yeter ki ben kurtulayım” diyor. “Herkes cehenneme gitsin yeter ki ben cennete gideyim.” Mücrim mantığıdır bu. Dünyada da bunun, bu mücrim mantığının örneklerini görüyoruz. Bakın ekonomik anlayışlara, herkes batsın ben kalayım! Herkes iflas etsin, ben ayakta kalayım! Herkes kaybetsin ben kazanayım! Herkes aç kalsın ben doyayım! Herkes, bütün insanlar batsın, bir tek ben kalayım! Aynı mantık değil mi? Veya trafiğe bakın, herkes dursun ben geçeyim! Herkes kalsın ben yol alayım! Meselâ adam duyuyor ki, şekere zam gelecek, adamın iki tır şekeri varken veya iki tır daha şeker alabilecek imkânı varken, garibanın iki kilo şeker alabilme imkânına göz dikiyor onu da elinden almak için iki kamyon daha alıyor. Herkes ölsün ben yaşayayım! Herkes kaybetsin ben kazanayım! Herkes bitsin ben devam edeyim! Herkes ölsün ben yaşayayım! Herkes cehenneme gitsin ben kurtulayım! Dünyada da öyle diyordu adam. Ama ne dünyada faydasını görecek bu anlayışın, ne de ahrette faydasını görecek. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EY MÜSLÜMAN! GAFLET YAKIŞIR MI SANA… - 10/07/2012 |
EY MÜSLÜMAN! GAFLET YAKIŞIR MI SANA… |
AHİRET İÇİN YOL AZIĞI EDİNMEK - 04/07/2012 |
AHİRET İÇİN YOL AZIĞI EDİNMEK |
DİKKAT!!! KÜRT SORUNU KONUŞULUYOR - 19/06/2012 |
DİKKAT!!! KÜRT SORUNU KONUŞULUYOR |
SURETİ VE SİRETİYLE RABBANİ OLMAK - 30/05/2012 |
SURETİ VE SİRETİYLE RABBANİ OLMAK |
YA RABBİ, RECEB VE ŞABANI BİZLER İÇİN MÜBAREK KIL VE BİZİ RAMAZANA ERİŞTİR - 23/05/2012 |
YA RABBİ, RECEB VE ŞABANI BİZLER İÇİN MÜBAREK KIL VE BİZİ RAMAZANA ERİŞTİR |
İMANIN GÜCÜNDEN FAYDALANMAK İÇİN AZMETMEK GEREKİR - 25/04/2012 |
İMANIN GÜCÜNDEN FAYDALANMAK İÇİN AZMETMEK GEREKİR |
MÜSLÜMANIN GİZLİ GÜCÜ, İMAN! - 11/04/2012 |
MÜSLÜMANIN GİZLİ GÜCÜ, İMAN! |
YÜKÜ HAFİF OLMAK - 05/04/2012 |
YÜKÜ HAFİF OLMAK |
İSLAMLA DOLULUK ORANIMIZ - 06/03/2012 |
İSLAMLA DOLULUK ORANIMIZ |
![]() |