Dünyevileşmenin günümüzdeki azgın fırtınası, insanları tüketim çılgınlığının dalgalarıyla, her gün biraz daha yalnızlık sahiline doğru itmektedir. Asrımızın artış temayülü gösteren sosyal hastalıklardan birisi de yabancılaşma olmuştur. Bireyler arasına kuvvetli bir bağ olan akrabalık, komşuluk münasebetlerin zayıflamasıyla,   inanç, ahlak, aile ve diğer sosyal alanlarda çözülmelerin ivme kazanmasıyla, fert ve toplum huzuru sarsıntıya uğrar. Modern hayatın, neden olduğu yabancılaşma ve yozlaşma erozyonunun tahribatı ancak mana iklimine sığınmakla durdurulablir.

         Mümin; yalnızlık ve yabancılaşma nedir?  Bilmez. Aynı hane, mabet, bölge, ülke, kısaca aynı mekanda olmasalar da aralarındaki güçlü gönül birliği sayesinde yalnız değiller. İnançta, vicdanda, bir ve beraber olduklarını, İlâhi emir telakki ederler. Tek başlarına ibadetlerini eda ettikleri anlarda da “(Allahım)  Yalnız sana ibadet ederiz. Yalnız senden yardım dileriz” demek suretiyle yalnız olmadıklarını günün beş ayrı vaktinde ilân ederler. “Selam bize ve Allah’ın Salih kullarına olsun” , cümlesini de günde en az dokuz defa tekrarlayınca adeta yabancılaşmanın perdelerini bir bir izale etmektedirler. Hatta “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla” duasıyla yalnız asırdaşlarıyla değil bütün inanlarla bir ve beraber olduklarını açıklamaktadırlar. “Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.”( Nisá, 69) Bu beraberlik mekân ve zaman mefhumunu tanımayan bir gönül yakınlığıdır. Adem (A.S)’dan başlayarak, Hz.Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz.İsa gibi ulu’l-azm peygamberler safında yer almak gibi güzel bir şey daha olabilir mi? Her türlü sıkıntı ve izdirabın bertaraf edildiği bu kutlu birliktelikte yer  alanlar iki cihan saadetinin namzetidirler.

2-      Namaz ve niyaz hayat ve nefis mücadelesinde tek başımıza olmadığımızı bize hatırlatmaktadır. Kendi başına bütün sorunların altından çıkabilecek insan sayısı, nadirattandır. Hiç kimseye açıklayamadığımız en önemli sorunlarımızı, dileklerimizi, O’nun makamına sunabilme imkanına sahibiz.Psikologlar sinirsel gerginlik ve ruhi bunalımların en etkili tedavi şeklinin bir yakın, arkadaş veya bir dosta, sorunları dinletmek olduğunda hemfikirdirler.Böyle bir dost buladığımız anlarımızda , bize şah damarımızdan daha yakın  olan ,en yüce makam sahibi, İlahi makama sığınmak en büyük tesellidir.

3-      Namaz bize maddi manevi çalışma azmi , ilerleme istidatı  bahşetmektedir.Nobel Barış Ödülü sahibi Alexis Carel “İnsan denilen muamma” adlı kitabında şu cümleye yer veriyor. “ Şimdiye kadar bildiğim , Dinamik kalmanın  en etkili  enerjisi namazdır.Ondan neden istifade  etmeyelim.”  

             Müminin miracı sayılan namaz ve  kul ile Rabbi arasındaki güçlü bağ olan niyazla okunan Allah kelâmı yanında , taşıdığı deruni anlamın insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkileri bilim adamlarının  da dikkatlarını  çekmiştir. Mevzu kendi başına bir araştırma konusu olmuştur.Rabbim cümlemize namaz ve niyaz dolu bir hayat yaşamayı nasib etsin., Hz. Muhammed (s.a.v.) ile onun kutlu Âl ve Ashabına sonsuz Salat ve Selamlar olsun Âmin