İnsanların barış ve huzur içinde yaşaması Dinimizin öncelikli hedefleri arasında yer alır. Kelime anlamı barış, sulh olan İslam Dininin, bütün emir ve yasakları bu minval üzerindedir. Ne yazık ki çoğu zaman sorunları çözmede, bazılarımız Dinimizin emirlerini unutuyor veya bilebile başka yöntemlere başvuruyorlar. Mevcut problemleri konuşarak güzellikle çözme yerine şiddete başvuranlar oluyor. Hatta çözümü sopada arama temayülü sadece bireysel kalmayıp topluca taşı sopayı eline alma vahşetine dönüşüyor. Bu yönteme başvuran kabile veya aşiretler, sonucu dramla biten olaylara sebebiyet veriyorlar. Hâlbuki Dinimiz İslâm, bu tür istenmeyen olaylar karşısında, nasıl hareket edeceğimizi şu şekilde beyan etmiştir. “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de Bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir. Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak (hayırdan ve olgunluktan)büyük payı olanlar kavuşturulur.”(Fussilet 41/34-35)

       İnsanlara güzel ahlakı, adaleti öğretmek üzere gönderilen Efendimiz (sav) da “Ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim”(Buhari, Edebü’l-Müfred,273) buyurmuştur. İslam hakkı hukuku ayakta tutmayı hedeflemiştir. Zulüm yapan, hakkı gasp eden kişinin en yakınlarından birisi veya kabile ya da aşiretinden birisi de olsa durum değişmemelidir. “Kardeşine zalim de olsa mazlum de olsa yardım edin. Sahabe haksızlığa uğrayana yardım ederiz, ama zalime nasıl yardımcı oluruz Ya Resulallah? Diye sorunca, Efendimiz (S.A.V.) ( Zalimi de zulümden vazgeçirerseniz, ona yardımcı olursunuz)”(Ahmed,3,99,11971) diye buyurdu. Her türlü cahiliyeti ortadan kaldırmaya çalışan Dinimiz asabiyeti de hoş karşılamamıştır. Cübeyr bin Mut’im’in rivayet ettiği hadiste Efendimiz(S.A.V.) “Asabiyete davet eden bizden değildir, asabiyet için kavga eden bizden değildir, asabiyyet üzerine ölen bizden değildir.”(Ebu Davud, 5121), Ömer bin Dinar’ın Cabir bin Abdullah’tan rivayet ettiği hadiste buyurur ki “Biz bir gazvede bulunuyorduk. Muhacirlerden birisi Ensardan biriyle tartışınca; Ensardan olan, Ey Ensar topluğu! Muhacirden olan da Ey Muhacir topluluğu! (yardıma gelin)  çağrılarını Efendimiz (S.A.V.) duyunca (bunu bırakınız, çünkü o (asbiyyet) habistir.)”dedi.(Tirmizi.3215)

      Her ne için olursa olsun Dinimiz her türlü şiddete kapı kapatmıştır. Şiddetin asla ve asla İslâm’da yeri yoktur. Nafi’bin Ömer’in rivayet ettiği hadiste Efendimiz(S.A.V.) “Bize silah doğrultan bizden değildir.”(Müslim,1,  69,193); Ebu Hureyre (R.A)’nın rivayetinde de Efendimiz (S.A.V.) “Bize silah çekenle bizi aldatan bizden değildir.”( Ahmed, 2.417.9385) diye buyurmaktadır. Toplumsal barış ve huzuru insanlar arsında yaymaya çalışan Dinimiz İslâm’ın şaka da olsa kimseyi korkutmamayı, kimseye silahı göstermemeyi tavsiye etmiştir. Peygamberimiz kınından çıkarılmış kılıcı görünce müdahele etmiş. Sadaka veya ticaret için mescide getirilmiş kılıncdın derhal kınına yerleştirilmesini emretmiştir.(Ahmed,3.350.14841; Müslim,8.33.6756)

          Cemiyetin ahenk ve selamet içinde yaşaması için Dinimiz, can ve mal emniyeti yanında Din, akıl ve ırzın da korunması için tedbirler almıştır. Zaruriyyet-i hamse denilen bu beş şeyin (Din, Mal, Can, Nesil, Akıl) korunması her millet, kabile, devlet yâda düzenler için birincil görevdir. Bunlardan birisine gelen bir zarar, bütün toplumun zararına olur. Bunların (Din, Mal, Can, Nesil, Akıl) muhafaza edilmiş olması da bütün toplumun yararına olur.

    Hayat hakkı en kutsal haktır. Cenabı Allah katında müminin kudsiyyeti Kâbe’nin kudsiyyetinden daha fazladır.  Efendimiz (S.A.V.) , Kâbe’yi tavaf ederken “ Ey Kâbe ne kadar güzel ve ne kadar kokun da güzeldir. Ne kadar yücesin ve seni yüceltenler ne kadar büyüktür. Ama nefsim yed-i kudretinde olana yemin ederim ki: Müminin Allah katında kudsiyyeti seninkinden fazladır. Müminin kanı ve malı da böyledir. Onun için hayırdan başka bir şey düşünemeyiz.”(İbn-i Mace, 3932); Abdullah bin Amr bin Ás’ın rivetinde de Efendimiz (S.A.V) şöyle buyuruyor : “Nefsim yed-i kudretinde olan Rabbime yemin olsun ki; Bir müminin öldürülmesi Allah katında bütün alemin yıkılmasından daha ağırdır.”(Nesâi,2,8), Sahihu’l-Cami’, 4361)

 Yukarıda zikredilen hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere Dinimiz İslam hayat hakkını her şeyin üzerinde tutmuştur. Fert ve toplumu huzura kavuşturmanın çarelerini sunmuştur. Mevlâm, cümlemize mümince yaşamasını ihsan etmesini temenni ederken Efendimiz (S.A.V) ile onun kutlu âl ve ashâbına sonsuz sâlât ve selâmlar olsun Âmin…